FEEDJIT Live Traffic Feed

SON GÜN

31.12.2007

İkibinyedi yılının son günü. Zamanın bölümlenmiş bir cüz'ünün nihâyete ermesi, sevinilecek bir şey mi? Ya da üzülmeli mi insan?

Biten bir yıl neyi ifade ediyor sizin için? Yahut biten bir ömür?

Çoğu kimse gerine gerine telaffuz eder şu cümleyi: Geçmişte pişman olacak hiç bir şey yapmadım. Bu sebeble mutluyum, huzurluyum, gururluyum. Falan filan. Aslında bu söylenenlere kendi de inanmıyor ya!

Kimin nedâmeti yok ki! Hayata geldin mi peşinen kabul ediyorsun zaten hatalı olmayı insan olmakla. Kaldı ki hatasız olmayan da insan değildir şayet melek yahut yaptıklarından mes'ul olmayan başka bir canlı değilse. O zaman hatalarının nedâmetini taşımayan, bu mesuliyeti yüklenmeyen bir şahıstır ancak böyle iddialı lafları eden kimse.

Hatalar insanı küçültmez. Tâ ki bilsin ve kabul etsin ve boyun eğsin. Nedâmet duysun. Ve bu nedâmet hissini küçümsemesin. Çünkü insan oluşunu hatırlatır bu kişiye. İnsan olduğunu unutmak, kibir yoluna atılan ilk adımdır diye düşünüyorum ben. Kibir de kişiye yaptıklarını hep doğru olarak gösterir. Ki yukardaki paragrafta bahse konu olan şahsın durumu da bu yola çıkmış olur böylece.

'88 yılında bir teksir kâğıdına karaladığım basit bir çizgiye rastladım bugün arşivimi karıştırırken. Ve o karalamayı çizdiğim ân'a geri döndüm birden. Soğuk bir Ankara günü. Kar da vardı yanlış hatırlamıyorsam. Üzerindeki tarihi görünce yirmi yıl öncesine ait bir belgeye dokunmak, o belgenin oluştuğu mekân ve zamanı tekrardan zihnimde şekillendirmek, epeycesi nedâmetle yoğrulu hâtıraların sasılığı, o anları ve mekânları üleştiğim insanlarla birlikte şâhidi olduğumuz hâdiseleri hatırlamak, içimi tuhaf bir burukluğun doldurmasına sebeb oldu.



























Yirmi yıl... Bir ömür sayılır. Ve bu ömür, benim ömrümün içinde.


2007 yılı, son gününde bende böyle bir his ve hâtırayla nihâyete erdi.

Hayat devam etmekte. Ve ömrümüzü nihâyete bağlayacak günleri sayma tuhaflığı da beraberinde.




0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin