FEEDJIT Live Traffic Feed

AŞKIN ELİNDEN

26.04.2008

geceler şiir olup gözlerime düştü
iştiyâk ateş olup sözlerime düştü
bülbül şeyda olup ahzana düştü
aşkın elinden sevgili aşkın elinden



Mahmut ÇETİN
26.04.08 Kilis



MEVLÂNA DİLİYLE

Halimi takrîre kelimeler kifâyet etmez.
Sade bir âh anlatır, onu da anlayan bulunmaz.

Yahut, Mevlâna diliyle; sorana demek lazım şöyle:

"Ben ol da gör!"



ŞE-HİR

23.04.2008

soluk rüyalardan düşen korkular gibi
düştü sokaklarına şehrin, gölgesi

kovulmuş ifritlerin pörsük ellerinde
celladı oldu dehrin kavanoz piçleri

hayasızca soluk alır ıslak gecelerde
verir damarına zehrin en fecisini

heder olmuş kıymetli kanlarınız belli
satılan şehirlerin tok fahişeleri


Mahmut ÇETİN
23.04.08 Kilis

GÖNÜL İLE HASBİHAL

19.04.2008

Ben sustum. Lâkin gönül rahatlık âleminden pek uzak. Gönülde feryad u figân, kavga ve nizâ alabildiğine hüküm sürmekte.

Nihayeti olmayan dertlerin devâsı, yine dertlerin kendinde gizli.

Ey sevgiliyle haldaş olma sevdası ile yanıp yakılan gönlüm!

Hâlin sevgiliye uygun değilse, hiç yeltenme varmaya o eşsiz güzellik sahibinin huzuruna. Mest u giryân ol, dağda taş, çölde kum ol, esen rüzgârın önünde sararmış yaprak ol! Lâkin, huzurda var olma sakın! Ölüm okşarken alnını, verdiğin son nefeste aşk hükmüne sabırla, şükürle, niyazla eyvallah et! Belki o dem, baş ucunda görürsün sevgiliyi karanlıkları delen ışığıyla!

Gönül!
Yolda sebat et ki, hasta ve düşkün halde mahmûr ve ölgün bakan gözlerin, sevgilinin lal dudağının ışığının lütfuyle yine canlansın.

Gönül!
Nasıl ki, şeb-i vuslatın nihâyetinden şikâyet edersin, öyle de nihâyete erecek hicrân dolu günler. Unutma. Gaybın anahtarlarını ancak sebât edenler bulur.

Gönül!
Varlığının bedeli, bu hayal sahnesinde ancak ve ancak teni de terk etmek, cânı da. Yoksa yüzüne bakmazlar senin.

Gönül!
Söylenmedik kelâm kalmasa da cihân da, iyi bil ki daha sevgilinin gölgesinin tavsifi dahî yapılmamıştır. Nerde senin kırık dökük kelimelerin onu anlatsın!

Gönül!
Aşk vadisi, kana bulanmıştır. Sevgiliye sunabileceğin yegâne hediyye de, kana bulanmış cânından başka birşey değildir.

Gönül!
Bilâ tedbir, çok laf ettin. Gayrı sus! Gizlen! Saklan! Öyle ki, seni "yok" bile sanmasın kimse!

Vesselam!





BİR

12.04.2008

gecenin kıyısında gizlice kıldı nazâr
dîl-i mecrûh serbeser hükm ile doldu esrâr

setreylemiş sevgili hüsnünü sitâr ile
bini zâil olsa ey cân ger misli daha var


Mahmut ÇETİN
12.04.08 Kilis


BAKMAK VE BİLMEK



















Hakk şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Ârif anı seyr eyler
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Sen Hakk'a tevekkül kıl
Tevfiz et rahatı bul
Sabr eyle ve râzı ol
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Kalbin O'na bend eyle
Tedbirini terk eyle
Takdîrini derk eyle
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Bir iş üstüne düşme
Olduysa inâd etme
Hakk'tandır o red etme
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Hakk'tandır bütün işler
Boştur gâm u teşvişler
Ol, hikmetini işler
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Dîlden gâmı dûr eyle
Rabbinle huzûr eyle
Tevfîz-i umûr eyle
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Deme şu niçin şöyle
Yerincedir o öyle
Bak sonuna, sabr eyle
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Hiç kimseye hor bakma
İncitme, gönül yıkma
Sen nefsine yan çıkma
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Geçmişle geri kalma
Müstakbele hem dalma
Hâl ile dahî olma
Mevla görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Her sözde nasîhat var
Her nesnede ziynet var
Her işte ganîmet var
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler

Vallahi güzel etmiş
Billahi güzel etmiş
Tallahi güzel etmiş
Allah görelim n'etmiş
N'etmişse güzel etmiş


Mâlûmudur çoğumuzun bu şiir. Hikmet dolu güzel bir şiir. Günümüz insanının birçok meselesine devâ olacak bir şiir.

Eşyânın hakîkati, aslında saklı hikmetiyle berâber âşikardır ârif olanlara. Bakışın zâviyesi ne yanda ise, eşyânın zâtının tezâhürü de o şekilde görünüyor bakana. Demek ki mesele bakışta.

İbrâhim Hakkı Erzurûmî gibi bir bakış nasib olsun bizlere...





BİR KÜLTÜR PROJESİ VE DÜŞÜNCELER

5.04.2008

Osmanlı'nın tarih kaydı hususunda ne muazzam bir ciddiyet ve mahareti haiz olduğu hususunda, vicdan ve ilim sahibi olan her şahıs mutabıktır.

Vaktiyle hunharca yapılan vesika kıyımlarından arta kalanların dahî, tüm dünya tarihini yeniden yazmaya kâfi gelecek kadar zengin olduğunu, yeni yeni yapılan çalışmalar neticesinde öğrenmekte ve bu türden gayretlerin ziyadeleşmesi ve semerelerinin de bir an evvel ilim ve irfan câmiasının tedkik ve istifâdelerine takdim edilmesi, samimi arzumuzdur.

Böyle bir çalışmanın, yakın bir zamanda Suriye'de başlamış olduğunu ve bu mühim vazifede dirayetle gayret ve cehdlerini esirgemeyen ilim erbâbının hemen hepsinin de kıymetli şahıslar olduğunu bilmek, beni ziyadesiyle memnun etti.

Aslında bu mevzuda bahsi daha evvel açacaktım, lakin kısmet bugün imiş. Perşembe günü çalışma sonrası ziyaretime gelen kıymetli arkadaşım Doç. Dr. Mehmet Ali Şimşek beyefendi ve Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kabacık beyefendi ile, hem yapılan çalışmalar hususunda faydalı bilgiler edindim ve hem de yirmi yıla yakın arkadaşlık bağımızın bulunduğu Mehmet Ali bey ile tekrar muhabbet etmenin zevkini tattım.

Yapılan çalışma cidden mühim ve aslında daha da fazla ciddiyet gerektiriyor bence. Çünkü Suriye ile olan bağımız, yalnız tarihi mânada değil, her sahada ve başka ülkelerle olmadığı kadar fazladır. Aslında birçok kimsenin zannettiği gibi Suriye nerdeyse ayrı bir ülke değil, arada sadece hayali bir sınırın mevcut olduğu Anadolu topraklarının bir uzantısı gibidir. Suriye tarihini, bu toprakların tarihinden yahut yaşayışından ayrı düşünmek tamamen bilgisizlik yahut artniyet sebebiyledir.

Azımsanmayacak miktarda Türk kökenli nüfusu, zengin ortak kültürü, gittikçe gelişen ticari ilişkileri düşününce, geçmişte iki ülke arasında yaşanan menfi hâdiselerin, gayrı eller vasıtasıyla ortaya konduğunun daha da ayırdına varıyoruz.

Aslında, bu açıdan düşünüldüğü vakit, bahsi geçen akademik çalışmanın boyutunun sadece bu alanla ilgili olmadığını daha da iyi anlıyor ve bu projenin ortaya konması ve hayatiyetinin devamında emeği geçen herkesi, ziyadesiyle takdir etmek gerektiğini düşünüyorum.

Tozlu kitapların arasında, binbir güçlük ve zahmet ihtiva eden elyazısı kayıtların okunmasında emeği geçen herkesin, yaptıkları işin ciddiyetini fazlasıyla müdrik ve cehdlerinin de bu yönde olduğu hususunda en ufak bir şüphe de taşımıyorum.

Yalnız, proje için ayrılan kaynak ve sâir imkânların pek kâfi olmadığını, bu işlerle meşgûl olan eşhâsın bildiği zannındayım ve temenni ederim ki, yetkili ve ilgili mercilerin bu husustaki destekleri daha da ziyadeleşsin.

Blog Widget by LinkWithin