FEEDJIT Live Traffic Feed

PRELUD

30.09.2007

gök
mavi bir uçuştur denizden kopan
ve deniz dudakları kupkuru bir sevdalı

dağ
kavi soluklarıdır arzın aşktan içre
ve renk bitimsiz cümbüşü yar tebessümünün

çöl
sakin bir kelime; iri, derin
ve mecrası yoğrulan en zarif tenlerin

aşk
sonsuz rahmetin derûndaki nüvesi
ve gül kızıl bir yaprak göğsünden aşığın


Mahmut ÇETİN
21.10.92 Ankara

DÎLHÛN

ğârik-i belâ olmuş ruhum mudur
yoksa belâyı muğrik ruhum mudur

ümmîd u şâdân iken vuslat ile
şimdi sermayem olan dîlhûn mudur

gaybeylemişim ben kendimi ya Hakk!
benim mi bu cism u cân onun mudur

kana kana içtiğim yâr elinden
bilmem ki ateş mi yoksa su mudur

şevk ile kılsam hemen cânım fedâ
kâkül-i dildâre dahi çok mudur

şu'lesiyle bile yakan ruhumu
Ya Vedûd! aşk mı yoksa cünûn mudur

âşıka bîrahm ile cevreyleyen
ey bîvefa ol Rahim'e kul mudur

firâk-ı rûy-i zemin ile nâlân
hem giryân ol sehâb mı yağmur mudur

nazarı berk-i hafî derûnumda
cennet acep yârin âgûşu mudur

sırr-ı Rahman âyinesi uşşaka
fikret gönül kuyu mu Yusuf mudur

âteş-i aşka yanmış âsi kulun
söyle ya Rab! merdûd mu Mahmud mudur



Mahmut ÇETİN
15.04.01

LEYLA

Leyla leyl-i sevda imiş
Leyla bîvefa imiş
bildim
bir vakit öfke kusmuş
bir vakit merhamet dilenmişim
Leyla leyl-i sevda imiş
Leyla ruhumun hayali imiş


Mahmut ÇETİN
01.04.01

SENARYO

Sükût

göğün aksi gölde
yüzen yapraklar
bulut

Sükût

yıldızların aksi çölde
yüzen kervanlar
sevgili

Sükût

ruhun aksi gözde
yüzen hayaller
nedâmet

Sükût

ellerimden uçup giden bir kuş
yağmurun ıslaklığı yüzümde
solgun tenine sevgilinin bir dokunuş
ruhum cinnet sınırında

gerilmiş ip gibi zaman
zihnin geniş ürpertisi
kan
irkilme kaslarımda
uzayıp gerilen yüzüm

ve
çığlık



Mahmut ÇETİN
'92 Ankara

AY'A ŞIIR

lacivert bulutların gerisinden
okurken şiirimi
ağladığını duydum
Ay'ın
hasretinden


Mahmut ÇETİN
'92 Ankara

BİR DERBTE DUA

bildim, yüreğime düşen bu kordan nazar
hiçbir vakte sığmaz
çünkü
öylesine gerdi ki zamanı gözlerim
soluksuz hayrette
kalakaldım


Mahmut ÇETİN
'92 Ankara

ESRÂR-I AŞK

gönlüm bir ney olmuş neyzeni sevgili
üfleyip durmakta her nefes esrâr-ı aşk
makamından

Mahmut ÇETİN
18.04.01

BÛY-İ HOŞ

bûy-i hoşdur diyerek koklar herkes gülü
bilmez ki kimse o bûy benim nefesimdir
rengine tutkun olur her gören göz gülü
görmez ki hiçbir göz o sinemin demidir


Mahmut ÇETİN
11.04.01

TEK PERDELİK BİR OYUN

Aklı Yoğunlardan Biri:
hangi dağa baksam sen değilsin
hangi tene girsem ben değilim

ışık ne tam ışık gölge ne tam gölge
el attıkça kayıp gidenlerin raksı bu
iki perde arasındaki sahnede

ağar üstüne gözlerimin ışığı bir buse gibi
kanatır dudağımı sesin

Bir Meczub:
ah dipsiz bakış
ah zavallılık
biri onurlu diğeri alık
Sana medet asla rücû
Sana rücû bana ölüm

ölüm neyle buyruk ne
aklım uçuşuyor çok uzak
örümcek ağı gibi gizli
aniden canı saracak

Bir Klavuz:
idrâki idrâkten acze düşse bir zeka
yetişir Yegâne Müncî medet umunca

Teninden Sıyrılan Bir Ruh:
ey Gâib İlâh!
ey Sevdiğim!
aha, sana dönük gözlerim
zamansız, mekânsız
bir soluk ister yüreğim

ve bir nokta bu sıkıntıya
çünkü hiç alışamadım ben
bu oyuna

Hatiften Bir Ses:
ışık ışığı boğunca
Son İlk'e girince
ses Âhengi bulunca
söz bitince

ve dem gelir
Kabul
rücûyu alır

-perde-

Mahmut ÇETİN
06.07.94 Ankara


AŞK'A DAİR...

Büyük mutasavvıflardan Ebu Aliyy-i Farmidi anlatıyor:
Allah, yarın mahşer gününde bir kula, "al, bak, oku" diye amel defterini sunar. Kul o deftere bir iki saat bakar durur. Fakat içinde ne günah görür ne sevap. Der ki: "Ya Rab! Ne diliyorsan, hiçbiri bu deftere yazılmamış." Hitap gelir, denirr ki: "Ben aşıklarımın iyiliğini kötülüğünü deftere yazmam."
Rab, senin iyini kötünü az anmada. Sen de artık cenneti cehennemi az an.

Aradan vesile va vasıta kalktı mı artık ebediyyen sen bizimsin, bizdesin.
Bu sana gerekmiyorsa ne kıvranıp durursun? Ne varsa hepsi biziz, hep biz. Sense bir hiçten ibaretsin. Vahşicesine huzura gelirsen, kendine gelesin diye sana amel defterini verirler.
Bir gül yaprağı kadar bile tahammül ve kudretimiz olmadıktan sonra artık her cüz'ün ebedi hayata sahip olmasına imkan yoktur.
Okuma yazma bilmeyen Peygambere uyulduktan sonra O, elbette haksız ve yanlış bir defter okunmasını istemez. Sen amel defterine ait sözler söyler, duyarsan mana bakımından hemencecik küstah oldun demektir.

Büyük Sultan, Gazneli Mahmud hakkında hikayedir ki:
Din padişahı, bahtı kutlu Sultan Mahmud, bir gün askenin huzurunda geçit resmi yapılmasını istedi. Sultan'ın kıymetli kölesi Ayaz ise ortalarda görünmüyordu. Padişah onu çağırtmak için bir asker gönderdi. Asker Ayaz'a: "Padişah senin için orduya geçit yaptırıyor ve seni bekliyor" dedi. Ayaz da askere cevabını verdi. Asker Sultan Mahmud'un huzuruna geldi ve: "Ayaz, gelmeyeceğini söyledi ve bana "git, o bahadır Padişaha söyle, hiçbir aşık sevgilisine varlığını göstermeye kalkışmaz. Bana varlığını göstermiş, göstermemiş, bence bunun bir değeri yok. Kendisini versin bana, ben başka birşey istemem" dedi.



Blog Widget by LinkWithin