Aklı Yoğunlardan Biri:
hangi dağa baksam sen değilsin
hangi tene girsem ben değilim
ışık ne tam ışık gölge ne tam gölge
el attıkça kayıp gidenlerin raksı bu
iki perde arasındaki sahnede
ağar üstüne gözlerimin ışığı bir buse gibi
kanatır dudağımı sesin
Bir Meczub:
ah dipsiz bakış
ah zavallılık
biri onurlu diğeri alık
Sana medet asla rücû
Sana rücû bana ölüm
ölüm neyle buyruk ne
aklım uçuşuyor çok uzak
örümcek ağı gibi gizli
aniden canı saracak
Bir Klavuz:
idrâki idrâkten acze düşse bir zeka
yetişir Yegâne Müncî medet umunca
Teninden Sıyrılan Bir Ruh:
ey Gâib İlâh!
ey Sevdiğim!
aha, sana dönük gözlerim
zamansız, mekânsız
bir soluk ister yüreğim
ve bir nokta bu sıkıntıya
çünkü hiç alışamadım ben
bu oyuna
Hatiften Bir Ses:
ışık ışığı boğunca
Son İlk'e girince
ses Âhengi bulunca
söz bitince
ve dem gelir
Kabul
rücûyu alır
-perde-
Mahmut ÇETİN
06.07.94 Ankara
0 yorum:
Yorum Gönder