FEEDJIT Live Traffic Feed

YENİ BLOG

30.01.2009

www.ayrikalan.blogspot.com

Uzun zaman önce aldım ismi. İçerik konusunda da epeyce düşündüm. Ve ennetice, dün ilk yazı yayınlandı ayrıkalan'da.


"ayrıkalan", ayrık fikirler sunacak. Hadiselerin içyüzünü görmeye çalışacak. Görüneni değil görünmeyeni, gösterilmeyeni bulmaya, göstermeye çalışacak. Biraz aykırı ancak hepten muhalif değil. Belki bilinenleri ele alacak ancak detayları gözden kaçırmayacak.

Saha sınırlaması düşünmüyorum. Her tür içerik yer bulsun istiyorum. Siyaset, ekonomi, tarih, müzik, güncel, felsefe, tarih, din, yerel ve genel coğrafya, köy, ziraat, web ve ilişkili her şey, talim ve terbiye, spor, edebiyat, bilim ve teknik vesaire vesaire.

Bu kadar geniş sahada düşünmek ve yazmak, hele farklı olanı, ayrık alan'da, ayrık fikirle takdim etmek hayli zor ve tehlikeli olacak. Bunu biliyorum.

Bu zorluğu aşmak için başvuracağım en kavi dayanak, siz okurların yorum ve takibi olacaktır. Bu sebeble, bu kolaylığı bana sağlayacağınızı umuyor,


Hayırlısı olsun, diyorum.

MEHTERÂN BÖLÜĞÜ! GAZZE'YE!

17.01.2009



Bugün Gazze'de gayri insanî ve ahlâkî biçimde ve şeneatle devam etmekte olan kıyımı bir şekilde durdurmaya gücü yetmeyen alem-i islâmın, biraz da geçmişine göz atması gerekmez mi?


Nice azim ve kavî düşman ordusunu, bu milletin aziz ordusu, sadece silah kullanarak mı mağlub etmiştir? Yoksa, kimi zaman silahlardan daha müessir başkaca kuvvetleri olmuş mudur?

Elbette!

Mesela, yiğitlerin canlarını fedâ etmekte yarıştıkları anlarda, ulemâ ve meşâyih ve dervişân ve garibân ve ağzı süt kokan bebeleri kucaklarında analar da, saf gönüllerle Allah-u tealaya niyaz etmekten geri kalmamışlardır.

İstanbul'un fethi esnasında, Akşemseddin hazretlerinin yüzünü topraklara sürdüğünü, ve bu halde yakarışını Mevlâya ilettiğini hepimiz bilmekte, okumaktayız. Yüzlerce, binlerce gönül erinin top seslerine, kılıç şakırtılarına, ok vızıltılarına, hep bir ağızdan ve gönülden 'Allahu Ekber' nidalarını kattıklarını ve...

tüm bu seslerden daha baskın bir şekilde de, Mehteran Bölüğü'nün var gücüyle Osmanlı'nın mehabet, şevket ve salâbetini izhâr edip, küffârın kalbine de korku, hayret ve dehşet hislerini kazıdığını hep okuduk hep dinledik.

Öyleki, düşman askerleri, morallerini altüst eden, yüzlerce davul ve yüzlerce zurnadan çıkan çıldırtıcı, kahredici, ezici, delirtici, parçalayıcı bu sesi durdurmak için, ilk önce mehterân bölüğüne saldırır olmuştur savaşlarda.


Damarında bir damla da olsa Türklük bulunan her insanın, hele de Hücum Marşını dinleyip de, yerinde sakin durması mümkün mü? Hemen şevk ve aşkla dolan, hemen heyecana bürünen cisminin, kabaran göğsünün, maziye akıp giden ve ah çektiren hislerle hemhal olmaması mümkün mü?

PEKİ BUGÜN,
BU MUHTEŞEM SİLAHI, NEDEN GAZZE'DE KULLANMIYORUZ?


Her türden mekanlarda çalıp duran mehter takımlarının, bu takımları meydana getiren eşhâsın, ve dahî her türlü çözüm yollarını düşünüp taşınan herkesin, aklına neden gelmez bu muhteşem silah?

DÜŞÜNÜN!

Teknik imkanlar sonuna kadar kullanılsa, en mâhir elemanları bir araya getirilip yepyeni ve tek büyük bir Mehterân Bölüğü teşkil olunsa, İsrail'in tüm sınırlarının dört bir yanına gerekli ekipman ve teknik donanım kurulsa, gayet yüksek sesle HÜCUM MARŞI bu bölük tarafından icrâ edilse, aralıksız...
gece ve gündüz...
durmaksızın...

NE OLUR DERSİNİZ?

Allah'ın izniyle, bu küffâr gürûhun hali perişan olacaktır. Ben buna eminim. Öyleyse,

MEHTERAN BÖLÜĞÜ,

HAYDİ GAZZE İÇİN...

YA ALLAH!





GAZZE'NİN KÜÇÜK ÖĞRENCİLERİ

7.01.2009

Bugün çok önceden tercüme ettiğim bir Nizar Kabbani şiirini buldum eski notlarımın arasında. Şiirin ismi yok. Şiirin tamamı olmadığını da biliyorum. Ama hangi şiirinden bir bölüm, doğrusu şu an bilgim dahilinde değil ve araştırıp bulmam da biraz zaman alacak. Bu sebeble, Nizar Kabbani'nin Beyrut, Arap ve İslam alemi, Gazze, Filistin konulu şiirlerinden birine ait olan bu kısa bölümün tercümesini, tam yeri ve zamanı olduğunu düşündüğümden, buraya almakta bir beis görmüyorum.

Tercüme, öğrencilik yıllarıma ait olabilir. Şayet şiirin tamamını bulabilirsem (kastım yazıldığı dildeki metni), yine burda yayınlayacağımı bildiririm.

Bu arada, alıntı yapacak arkadaşlardan ricam, link vermiyorsanız bile en azından tercüme eden kişinin ismini iliştirivermeleri olacak şiirin altına. Çünkü, tercüme de bir eserdir ve sahibi de tercümeyi yapan şahıstır.

Burdan bir kere daha Gazze'nin masumlarının kanına giren insanlık düşmanı yahudileri ve yahudiseverleri, Allah'ın lanetiyle lanetliyor, bizleri de bu bezginlik, uyuşukluk, sarhoşluk ve zillet halinden kurtarması için Allah'a niyaz ediyorum.





Ey Gazze'nin küçük öğrencileri!
öğretin bize
kendinizden bazı şeyleri
çünkü
unuttuk bizler

öğretin bize bir erkek olmayı
çünkü
bizdeki erkekler
kadınlara benzediler...



(ÇEVİRİ: MAHMUT ÇETİN)

Blog Widget by LinkWithin