FEEDJIT Live Traffic Feed

ANKARA'DA YAĞMUR

10.02.2008

gidenler_ankara'da yağmur

"... 10:35

Akçağ Kitapevi karşısındaki pastanede...

Pandora'da (sonradan Köksallar oldu) iki peynirli poğaça ve ılık bir fincan çay. Sarı ışıklı tentenin altında kırmızı, kirli, yer yer tavsamış örtüyle alelade düzenlenmiş yuvarlak masanın üzerinde şekerlik, küllük, bej renkli fincan ve yeni satın alınmış kitaplar, fotoğraf makinesi, bir paket henüz açılmış sigara ve gözlerimin önünde, hızlı adımlarla, donuk yüzlerle sokağı geçip giden şemsiyeli, şemsiyesiz, aceleci, biryerlere yetişme ve yağmurdan korunma güdüsüyle koşuşturup duran bir yığın insan.
Yağmur insanlar kadar aceleci değil. Hafifçe ıslatıyor sadece. Tentenin üzerine düşen damlaların melodisine, Barış Manço'nun uzaklardan gelen belli belirsiz duyulan bir şarkısı karışıyor...

Unutma ki dünya fani
Veren Allah alır canı
Ben nasıl unuturum seni
Can bedenden çıkmayınca

Yağmur damlalarının tenteye düşerken çıkardığı hafif tempolu melodi ve bu şarkı, havadaki kurşuni rengin ağırlığını ve hüznünü arttırıyor. Yağmurun dinmesini beklemiyorum. Hesabı şekerlik altına bırakıp, biraz evvel izlediğim insanların arasına karışıyorum..."

Onsekiz nisan ikibinbir tarihini atmışım bu yazının altına. Ankara'nın o bilindik bahar havalarından birinin daha tanıklığını, yazıya dökmüşüm.

"Bahar geçiyor ve biz göçüyoruz" diyor Cemil Meriç.

Evet, baharlar geçiyor ve biz göç mevsiminin hüznüyle geçen günlerin hüznünü birlikte yaşıyoruz. Günlerin eteğinden tutup, bırakmak istemiyoruz, gitsin istemiyoruz. Lakin sürüklenip duruyoruz ardı sıra gidenlerin.


Yorgunum. Gözkapaklarım son direncinde. Uykunun sükûnetle bezeli koynuna göçecek birazdan. İçimizdeki hüzne göç de, tıpkı böyle uyur gibi sâkin, sessiz ve derinden olacak.

Her bahar yağmur yağacak, her bahar devam edecek göçüp gitmeler...


Mahmut ÇETİN


8 yorum:

Adsız dedi ki...

Baharın yaklaştığı şü günlerde gerçekten ruhlarımız da göç havasında sanki...

Yazılarınızdaki meçhul şahsı da merak ediyorum bu arada. Açıklamanız mümkün mü acaba?

Adsız dedi ki...

Alışkanlık oldu yazılarınızı takip etmek benim için. İnanın hergün okuyorum tekrar tekrar.

Eğer Ankaraya gelirseniz, sizinle eski Pandorada yeni Köksallar'da bir finçan çay içmeyi çok isterdim.

Bu arada, sizi tanıdığım herkese tavsiye ediyorum.

mahmut çetin dedi ki...

Feride'ye,
Sizce mümkün mü?

Yorumunuz için teşekkürler.

mahmut çetin dedi ki...

Çakır'a,

Hergün içeriği tazelemek istiyorum. Ancak özellikle son bir iki haftadır yoğun bir çalışma temposu içerisindeyim. Daha ne kadar devam eder bilemiyorum da. Biraz aksatıyorum bu sebeble yazıyı.

Ankara'yı özledim doğrusu. Eğer gelirsem, eski Pandora, yeni Köksallar'a uğrarım ve bir fincan çayımı da içerim inşaAllah.

Sizinle de neden olmasın? Nazik davitinize icabet etmek isterim elbette.

Tavsiyeniz ve takibiniz ve dahi yorumunuz için teşekkürler...

Adsız dedi ki...

Ankara benim için çok önemli bir şehirdir.Bana ilk kavuşmayı,ilk ayrılığı ,sevinci,hüznü yani hep zıt duyguları aynı anda yaşatan bir şehirdir.Ankara denince aklıma bu tezat duyguları yaşayarak gezdiğim Kuğulu Park,Gençlik Parkı,geliyor.Bu duygularla gezdiğim için aslında çokta birşey anlamadım.Sonra bir kez de bir ölüm haberi aldığımda oradan geçmek zorunda kalmıştım. Yani hüzün şehri olarak kaldı hatıralarımda.Belki de orada yaşamak gerekirdi tadını alabilmek için. Ama bana nasip olmadı.Ama ilk kavuşma ve ilk ayrılıklar şehri olarak aklımda hatıralarımda yer aldı. Ama hep bu şehri andığımda hüzün daha ağır basıyor.Ama sizin için aşkların şehri olarak yer alıyor bence.İşte bir şehir kimine sevinç kimine hüzün hissettiriyor. Ben İstanbulu daha çok seviyorum.Oranın yaz yağmurunu daha çok sevdim. İlk şehir dışına İstanbula çıktım ve çok sevdim.Sizden İstanbulla ilgili bir şiir yazmanızı rica ediyorum.Şiirleriniz,yazılarınız çok güzel .Bizleri alıyor bir yerlere götürüyor.Bazen hüzün bazen neşe veriyor. Hayatın gerçeklerini anlatıyor. Belki de bu yüzden yazı ve şiirlerinizi çok beğeniyorum. Sizi bu konuda yetenekli buluyorum ve çok imreniyorum. Benim bu konuda hiç yeteneğim yok.Ama biraz daha mutluluk içeren yazı rica ediyorum.Yeni yazılarınızı şiirlelrinizi okuma temennisiyle size hoşçakalın diyorum.

mahmut çetin dedi ki...

Ankara'nın tuhaf bir ağırlığı var. Hayatımın on yılını bu ağırlık altında geçirdim.

İstanbul'da çok şiir yazdım. İstanbul şiiri de yazdım ancak bu şiiri pek paylaşmak niyetinde değilim. En azından burada.

Yalnız yine İstanbulla ilgili bir şiiri eklemeyi düşünüyorum bloga.

Yorumunuz için teşekkürler..

zafer dedi ki...

sevgili dostum ah ankara ankara ankara...

mahmut çetin dedi ki...

Dostum Zafer,

Ankara, Ankara, Ankara...

Haklısın...

Blog Widget by LinkWithin