FEEDJIT Live Traffic Feed

HAYATINDAN MI SIKILDIN?

22.07.2009

Defterdâr Sarı Mehmed Paşa'nın Zübde-i Vekayiât'ında beni hayli sarsan kısa bir hadise kaydını okumuştum yakın zamanlarda. Bu ibretâmiz ve tefekkür ve şükür kapılarını açma yolunda pek bir tesirli olacağına inandığım hadiseyi, burada, kitaptan aynen nakletmek istiyorum.

"İLÂHÎ KUDRETİN ŞAŞIRTICILIĞI

Yaratıcı kudret sahibi olan Allah'ın hikmetiyle, bir hastalık neticesi iki elleri bileklerinden ve iki ayakları topuklarından düşmüş, elsiz ayaksız bir şahıs, doğduğu yer olan Bolu'dan İstanbul'a gelmiş, meşhûr hattat Suyolcu'dan sülüs ve nesih öğrenmiş, tahsilini tamamladıktan sonra bir en'am-ı şerif yazarak âlemin sığınağı olan Padişah'a arzetmiştir. Böyle garip olayı Padişah hazretleri bizzat görmek istediklerinden, adı geçen şahıs huzuruna getirilmiş ve huzur-ı humâyunda kendisine bir satır sülüs ve bir satır nesih yazdırıldığında görülmüştür ki: İki bileklerinin uçları ile divitini belinden çıkardı, kâğıdı yere koydu ve kalemi de iki bileklerinin ucuyla sağlam olarak tutup, normal kâtipler gibi çekinmeden yazdı. Allah her şeye kâdirdir. Kendisine bir miktar para ihsan edildi. Ayrıca günde yirmi akçe duâgu maaşı bağlandı."

Mezkûr şahsın azmine doğrusu, ancak selam durulur. Hal-i hâzırda herhangi bir uzuv noksanlığı bulunmayan insanların bile kolayca başaramayacağı bir sahada, ülke yöneticisinin huzurunda, hem de takdir edilme becerisini dahî göstermek, hiç şüphesiz defalarca alkış ve hayranlıkla karşılanacak bir haldir.

Bir diğer takdire şâyân hâl ise, ülke idaresindeki eşhâsın, tebâsının durumunu takip ve değerlendirme yönünde gösterdiği âlicenaplık ve dirâyetkârlıkdır.

Bu yazıya sebeb olan aslında, bugün sosyalleşme (!) sitelerinin birinde rastladığım bir videodur. Videoyu izler izlemez hatırıma düştü yukarda bahsettiğim hadise. Daha önce okuduğum ve ancak hayalimde canlandırabildiğim en mühim uzuvlarından mahrum bir şahsın, azminin hikâyesi, bu defa görüntülü olarak önümde duruyordu. Nick Vujicic.

Doğuştan kolları ve bacakları olmayan Nick'in, sadece iki parmağı olan sağ ayağı var. Buna rağmen isminin hemen ardından söylediği cümle, "hayatı seviyorum, ben mutluyum" oluyor. Ki bu cümleleri çoğumuz en son ne zaman kurduğumuzu bile unutmuşuzdur belki de. Kendi mutluluğunu başkalarıyla da paylaşmasını hatta başkalarının mutsuzluklarını giderip hayata bağlanmasını da başarmış Nick.

Doğrusu mahcubiyet duydum izlerken bu şahsı. Nelerden şikâyet ettiğimizi, nelerin yokluğundan dem vurup, ne zenginlikler içerisinde bulunduğumuzu unuttuğumuz için, daha da arttı mahcûbiyetim.

Bir başka açıdan da baktım Nick'e. İnsanın fıtratı açısından. İnsanın ne'liği açısından. Yani, hangi mahrûmiyet içerisinde bulunursa bulunsun, insan, Allah (cc)'ın ruhuna zerkettiği kudret ile, kendine bir şekilde çıkış yolu bulabiliyor. Yeterki içine dönebilsin, verilmeyenlere değil, verilenlere bakmayı bilsin. Yokluklarını değil varlıklarını kıymetlendirebilsin.


Not 1: Yukarda bahsi geçen padişah, IV. Mehmed'dir.
Not 2: "duâgu maaşı", din ve devletin selameti için dua okuyan kişilere bağlanmış olan bir tür maaştır.
Not 3: Yazının başlığı, yine yazıda bahsi geçen sosyalleşme sitesinde rastladığım videoyu yükleyen Mücella Cangir hanımefendiye aittir. Müsamaha göstereceğini umuyorum.




Mahmut ÇETİN

22.07.09 Kilis


0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin