FEEDJIT Live Traffic Feed

SEVMEYİ SEVMEK

18.08.2007

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine.
"Sevginin yalnızca bahsini edenlerle, sevgiyi yaşayanlar arasında nasıl bir fark vardır?"
"Bakın göstereyim" demiş ermiş.
Önce; sevginin sade dedikodusunu yapan, onu dilden gönüle indirmeyi becerememiş olanları çağırarak, hazırladığı sofraya buyur etmiş hepsini.
Sofraya oturmuş davetliler. Ardından geniş kaseler içinde sıcak çorbalar gelmiş ve hemen yanlarına da 'derviş kaşıkları' diye tabir edilen sapı oldukça uzun kaşıklar indirilivermiş.
Ermiş:
"Bu kaşıkların ucundan tutarak içeceksiniz çorbayı," diye bir de şart koşmuş.
"Peki" demiş davetliler ve eline o upuzun kaşığı alan daldırmış kaseye hemen. Lakin kaşığı bir türlü ağızlarına götüremiyorlarmış. Uzun uğraşlar sonunda, döke saça birkaç damla çorba ya ulaşmış midelerine ya ulaşamamış. Nihayetinde aç bir şekilde kalkmışlar sofradan.
Ardından, "şimdi" demiş ermiş; "sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım sofraya."
Simaları sürurla kaplı, gözleri sevgi nuruyla parıldayan güzel insanlar buyurmuşlar sofraya. "Buyrun" denilince, herbiri eline aldığı o upuzun saplı kaşığı kaseye daldırdıktan sonra, hemen karşısında oturan kardeşine uzatıvermiş. Bu böylece devam etmiş. Ve dolayısıyle sofrada bulunan herkes yekdiğerini doyurmak suretiyle kendisi de doymuş. Şükrederek kalkmışlar sofradan.
"İşte" demiş ermiş,
"kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve yalnız kendi menfaati üzere bulunursa aç kalacaktır. Ve her kim ki, bu hayat sofrasında önce kardeşini düşünür ve bu hal üzere devam ederse, o da kardeşi tarafından aynı şekilde mukabele görecektir. Şunu unutmayın. Hayatta her zaman alan değil veren kazançlıdır."

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin